Oruç ve Beslenme

Ramazanın gelmesiyle evlerde tatlı telaşlar yaşanırken, ilk aklıma gelen görüntü kalabalık ve bir sürü yemekle donatılmış ramazan sofralarıdır. Fakat bütün bu uğraşların yanında dikkat edilmesi gereken en önemli konu, ramazanda nasıl beslendiğimizdir. Oruç tutan insanlar şayet oruçlarını beslenmelerine dikkat ederek tutarlarsa organizma bu ayda bir düzene girerek dinlenir ve toksinler atılır. Bu sayede oruç tutarak sıhhatimizi de korumuş hatta iyileştirmiş oluruz.

Üç öğün olan günlük beslenmemiz bu ayda iki öğüne düşerken, özellikle kırmızı et, ekmek, pilav, makarna, hamur işleri, tatlı, börek tüketimimiz artar. Buna karşılık sebze, meyve ve beyaz et tüketimimiz de azalır. Oysa, günlük almamız gereken enerji, protein, vitamin ve mineral oranları değişmez. Bu nedenle iftarla sahur arasında tüm besin gruplarından azar azar tüketmeye gayret etmeliyiz.

İftarda, boş mideye birden yüklenmemek gerekir. Yaklaşık on iki saat dinlenmeye çekilen mideye aniden yüklenmek, iftar sonrasında hazımsızlık çekmemize neden olabilir. Yemeğe hafif bir çorbayla başlanmalı, barsak problemi olanlar çorbalarına kepek ilavesi yapabilecekleri gibi, kepekli ekmek de tercih edebilirler. Etli veya etsiz fazla yağlı olmayan sebze yemeği yoğurt ve meyve, tatlı olarak ise şerbetli tatlılar yerine sütlü tatlılar tercih edilmelidir. Aynı şekilde bir başka ramazan klasiği olan pideyi de kısıtlı tüketmekte fayda var.

Sahura kalkılmadan oruç tutulursa aç kalma süresi artacağından metabolik hız düşer, halsizlik, baş ağrısı, yorgunluk ve dikkatte azalmalar görülür.Bu yüzden mutlaka sahura kalkılmalı.

Ancak sahurda şekerli yiyecekler gibi glisemik indeksi yüksek gıdalar yerine tokluk hissi veren, acıkmayı geciktiren protein yönünden zengin gıdalar tüketilmeli. Kahvaltı şeklinde bir öğün hazırlamak en idealidir. Ayrıca iftarla sahur arasında bol su ve meyve tüketmek günlük sıvı ihtiyacımızı karşılamamızı sağlar. Almamız gereken su miktarı kilo başına 0.03 litredir. Yani 50 kilo olan bir birey 1.5 litre su içmelidir.